Canip Bey bir süre ayakkabılara baktı. “Kusursuz cinayet tur ama kusursuz intihar vardır ve bu kusursuz bir intihardır,” dedi. Adnan İslamoğulları Müntehir’de polisiyenin sınırlarını yeniden belirliyor. Müntehirden geriye kalan ve oku kendisine âşık edebilecek kadar sanatkârane bir metni arasında saklayan deftere yalnızca bir üst kurmaca vazifesi yüklemiyor, aynı zamanda böylesine sanatkârane bir metnin modern bir kurmacayı nasıl sırtlanıp da taşıyabileceğinin dersini veriyor. Bu, belki de iki yakanın bir araya gelmesi gibi. Müntehir, son yıllarda “eğlencelik”, “dinlencelik”, “çerezlik” gibi kalıplara ıp gitgide hor görülmeye başlanan polisiye türünü ok zihninde yeniden konumlandıracak büyüklükte bir roman. Aperitif değil, hafif değil… “Çerezlik” hiç değil! İştahla yenmeye layık, başlı başına bir ana yemek. Hülasa, Müntehir’le birlikte polisiye artık bildiğimiz polisiye değil…