“Meseleden korkarsan mesele bu¨yu¨r ve seni yerdi. İdare adamı için yapılacak şey, bilakis du¨şu¨nmeden, korkmadan meselenin u¨stu¨ne yu¨ru¨mekti. Kötu¨ mu¨ gidiyor bir iş? Başındaki adamı kulağından yakalayıp atar ve geçersin. Yine mi kötu¨ gitmekte devam ediyor? Bunu bir kere, bir kere daha tekrar edersin. Ta ki artık kötu¨ gitmeyinceye kadar.” Reşat Nuri Gu¨ntekin’den bir devrin sosyal ve toplumsal yapısına ironik bir bakış… Kaymakam Halil Hilmi E’nin bireysel trajedisinin fonunda Osmanlı bu¨rokrasinin tu¨kenmişliğini ortaya koyan usta yazar, Değirmen ile zamanın ötesinde bir romana imza atıyor. Ku¨çu¨k bir kasabadaki ku¨çu¨cu¨k bir hadisenin bu¨yu¨yerek bir memt meselesi hâline gelmesini mizahi bir dille aktaran anlatıya, aradan geçen yıllarda memt idaresinde pek de bir şeyin değişmediğine dair bir duygu eşlik ediyor. Hayal ile gerçeklik arasında salınan karakterlerin pasifliği ve korkaklığı, bir dönemin bunalımlı yıllarının altında yatan sebepleri de açığa çıkarıyor. Tu¨rk edebiyatının ulu çınarının son dönem romanlarından olan Değirmen, gu¨ldu¨ru¨ ögelerine yer veren kurgusuyla öne çıkıyor.